Mit mi, Gerçek mi?

Dün üniversite sınav sonuçlarına göre yapılacak tercihler için son gündü. Önümüzdeki eğitim-öğretim yılında bir programda okumaya karar veren öğrenciler büyük umutlarla tercihlerini yaptı. Sınav sonuçları açıklandığı andan, tercihlerin yapıldığı ana kadar geçen süre ise stresli bir süreçti. Tercih yapacakların zihinlerinde yüzlerce soru dolandı: hangi üniversiteyi, hangi bölümü seçmeliyim? Acaba bu meslek bana uygun mu? Hangi bölümün önü açık? Hangisi geleceğin mesleği? Bu bölümün iş olanakları nasıl? Vakıf mı, devlet üniversitesi mi? Tercih yapmasam da şansımı seneye mi denesem? Zaman kaybetmesem de puanımın tuttuğu ortalama bir bölümde okusam mı? Ya yanlış tercih yapıyorsam?

Tercih yapacak öğrenciler tüm bu soruların doğru yanıtlarını aradılar durdular ve birbirinden farklı bir sürü yanıt aldılar. Bunun en temel sebebi, bu soruların tek ve doğru bir yanıtının olmaması.

Birçok uzman tercih sürecinde matematiksel hesaplamalarla tercih sıralamasının nasıl yapılması gerektiğine ilişkin önerilerde bulundu. Psikologlar, akademisyenler ve sektörde deneyim sahibi çalışanlar, yöneticiler ise farklı noktalara dikkat çekmeye çalıştı. Biz de bu yazıda “yanlış tercih” fenomenini masaya yatırıyoruz.

Yanlış tercih öğrencilerin korkulu rüyası. Ayların, yılların birikimini girdiği sınavlara yansıtmaya odaklanmış; elde ettiği sonucu ise başarılı bir tercihe dönüştürmeye çalışan öğrenciler tüm bu emeğin üzerine yanlış tercih yapmaktan korkar oldular. Peki nedir “yanlış” tercih?

Öğrenciler için yanlış tercihin birkaç tanımı var:

·         Ya bölümü sevmezsem?

·         Ya üniversiteden memnun kalmazsam?

·         Ya mezun olduktan sonra iş bulamazsam?

·         Ya para kazanamazsam?

·         Ya annemin, babamın söylediği bölüm daha iyiyse?

Bu endişeli cümlelerin haklı çıkıp çıkmadığını görmek için kesinlikle bir süre geçmesi gerekecek. Bu öngörülmezlik de öğrencilerde kaygının artmasına yol açacak. Üstelik daha kötüsü öğrencinin gerçekten bölümü, okulu sevmemesi, iş bulmaması, para kazanamaması ve sözünü dinlemediği ebeveynlerin haklı çıkması. Bu endişeli düşüncelere sahip öğrenciler, kötü senaryoları gerçek olduğunda her şeyin boşa gideceğini sanıyor. Oysa hikaye burada bitmiyor.

Hepimiz hayatımız boyunca “hayatımın en önemli anlarından biri” dediğimiz anlarla karşı karşıya kalırız. Öğrenim hayatında kritik öneme sahip sınavlar, bölüm seçimleri, iş seçimleri, eş seçimleri vb. birçok kararı yanlış karar alma kaygısıyla kucaklarız. Bazen kararlarımız umduğumuz gibi çıkar. Çok mutlu oluruz hatta bazen tahmin ettiğimizden de güzel ödüllerle karşılaşırız. Bazen tam umduğumuz gibi olmaz ama “eh işte, idare eder” sonuçlar alırız. Bazense hiç istemediğimiz şekilde gelişir olaylar…

İlk senaryo zaten iyi ve akışına bırakıyoruz ama diğerlerinde durumu telafi etmek, düzeltmek, iyileştirmek hatta her şeyi yeniden yapılandırmak seçeneklerimiz var. Sadece bu seçenekleri kararları vermeden önce göremiyoruz. Oysa insanın en önemli gücü adaptasyon becerisi. İçinde yaşadığımız dünyanın, çevrenin koşullarına tahmin ettiğimizden hızlı alışıyoruz ve uyum sağlıyoruz. Ve hayat bir şekilde akıp gidiyor…

Konu tercih olduğunda sevmediğiniz bir bölüm ya da okulla karşılaştıysanız eğitim sisteminin sunduğu birçok alternatiften yararlanabilirsiniz. Dikey geçiş, yatay geçiş, yeniden tercih hakkı, yeniden sınava hazırlanmak bunlardan bazıları. Elbette bunlar için uğraşmak, efor sarf etmek insanın gözünde büyüyebilir ama hayatın akışına kapılmaktansa onu yönlendirme fırsatından yararlanmak ve kaderin iplerini eline almak “yanlışı” değiştirmeyi sağlayabilir.

Bize göre yanlış tercih diye bir olgu yok çünkü Kariyer Tasarımı modeli ile çalıştığımızda istenmeyen sonuçları öngörmeye, önlemeye ve gerçekleşirse yönetmeye odaklanabiliyoruz. 3 saatte geleceğimizi belirleyecek sınavlara giriyor; bir haftada ömür boyu taşıyacağımız mesleğimizi belirliyoruz belki ama bunun öncesinde yıllar boyu birikim yapıyoruz. Bu birikim, Türkiye’de çoğunlukla akademik ağırlıkla gidiyor; yani müfredatı sular seller gibi bilmek, sistemin sorularına aşina olmak, tercih yapma noktasına ulaştığımızda hareket alanımızın ferah olduğu bir puana ulaşmak üzerine yoğunlaşıyoruz. Halbuki bunların kariyerimize etkisi gerçekten sınırlı ve hayatımızın çoğunu geçireceğimiz mesleğimizle bazen hiç ilgili bile olmayabiliyor.

Kariyer Tasarımının sunduğu gibi iyi bir kariyer planı, akademik performans ve kişilik özelliklerine uygun mesleği bulmaktan çok daha fazlasını içermeli. Lise öğrenimi ile birlikte öğrencinin gelişimini düzenli takip etmek; kişilik özellikleri ve ilgi alanlarının yanı sıra yeteneklerini, yetkinliklerini, yaşam becerilerini analiz etmek ve geliştirmek, psikolojik destek ve rehberlik sağlamak istenen sonuçlara ulaşma olasılığını son derece yükseltiyor. Lise hayatı boyunca öğrencinin başlangıçtan sona yolculuğu yakından izleniyor ve destekleniyor.

Tercihini bugün yapanlar belki Kariyer Tasarımından yararlanamamış olabilir. Neyse ki, bundan sonrası için de Kariyer Tasarımı yapmak mümkün. Üniversiteye başladığınız andan itibaren Kariyer Tasarımı sistemine dahil olmak, birkaç yıl sonra “iş bulabilecek miyim?” “hangi işi seçmeliyim?” “nasıl bir kurumda çalışmalıyım?” “bu iş ya da kurum için yeterli miyim?” sorularınıza daha hızlı ve sağlam yanıtlar bulmanızı sağlayacaktır.

Hepimiz sahip olduğumuz özellikler açısından eşsiz bireyleriz. Ne var ki, işe alım süreçlerinde işverenler “fark yaratan” kişileri arıyor. Onlardan biri olmak için önce kendinizi çok iyi tanımalı, sonra potansiyelinizi gerçekleştirmek için çalışmalısınız. Kariyer Tasarımı, birçok geleneksel kariyer danışmanlığı sürecinin ele almadığı yönlerinizi ele alır ve sizi gelecekteki işinize hazırlar. Hangi işte mutlu olacağınızı belirlemenize ve hedefinizi koyarak buna ulaşmak için çalışmanıza, gelişmenize yardımcı olur. Unutmayın, aslında her birimiz için mutlu olabileceğimiz “tek bir iş” yok; birçok iş aslında mutlu ve başarılı bir kariyere sahip olmanızı sağlayabilir. Bunları önceden keşfetmek istemez misiniz?

Bu yazıyı okuyup bu yolları çoktan aşmış olan, kariyerine başlamış olan ve “geçti bizden” diye düşünenler! Kariyer Tasarımı size de çok şey sunabilir. Mevcut işinize ne kadar uyduğunuzu, güçlü ve gelişmeye açık yönlerinizi, neyi farklılaştırırsanız daha mutlu ve başarılı olacağınızı Kariyer Tasarımı ile öğrenebilirsiniz. İş değişikliği, sektör değişikliği düşünüyorsanız, bir iş fikriniz var ve bunu hayata geçirmek istiyorsanız, işinizde mutluysanız ama gelecek rollere yeterince hazır hissetmiyorsanız, kendinizi test etmek istiyorsanız yanıt yine Kariyer Tasarımı.

Özetle, hızla değişen ve her şeyi kontrol etmenin imkansız olduğu bu dünyada alternatifleri keşfetmek, bunları tanımak ve yedek planlar oluşturmak mümkün. İster bölüm ve okul tercih etmek olsun, ister kariyerinize yön vermek olsun her zaman birden fazla seçeneğiniz olduğunu unutmayın.

Öyleyse, kendine yatırım yapmayan, atıl kalarak olan biteni izleyenler için “yanlış tercih” bir olasılık.

Çaba gösteren, kendine değer veren, alternatiflerini araştıran ve düştüğünde yeniden denemeye hazır olanlar içinse “yanlış tercih” diye bir şey yok!

Previous
Previous

ETKİLİ İLETİŞİM I

Next
Next

“SEVDİĞİN İŞİ YAP” ya da “HOBİNİ İŞE DÖNÜŞTÜR”