YETKİNLİKLERİN TEMEL TAŞI: ANALİZ VE PROBLEM ÇÖZME

Hem okul hayatımızda hem iş hem de özel hayatımızda belki en çok kullandığımız ancak öneminin farkında olmadığımız yetkinlik Analiz ve Problem Çözme yetkinliğidir. İş hayatının gerekliliklerine, kurumların beklentilerine baktığımızda bu yetkinliğin adı değişmekle birlikte içeriği genel olarak benzer davranışlardan oluşmaktadır.

Kişilerin becerilerini değerlendirirken yetkinlik kavramı ele alındığında, aslında her yetkinlik tektir ve tüm yetkinlikleri ayrı ayrı ele almamız, değerlendirmemiz, gelişim ihtiyaçları varsa hepsine özel gelişim programları oluşturmamız gereklidir. Seçtiğimiz mesleğin gerekliliklerine göre sahip olmamız gereken yetkinlikler değişebilir. Bazı mesleklerde belli becerilerimizi ön plana çıkarmamız gerekirken, diğerlerin de bu becerileri çok kullanmamız gerekmeyebilir ancak bir yetkinlik vardır ki tek başına diğer yetkinlikleri yanına alır sürükler: Analiz ve Problem Çözme yetkinliği.

unsplash-image-jrh5lAq-mIs.png

Analiz ve Problem Çözme yetkinliğinden  ne anladığımıza bir bakarsak, öncelikle bu yetkinliği ikiye ayırmalı ve ‘Analiz’ den ne anladığımız ile başlamalıyız.

 Analitik düşünmenin felsefi temelleri Aristo’nun akıl yürütme ilkelerini incelediği mantık çalışmalarına dayanmaktadır (Shields, 2012).

Tümdengelim yöntemiyle mantıksal çıkarımlar yapmanın özelliklerini inceleyen Aristo, bir dizi önermeden tutarlı bir tez oluşturmanın temel kurallarını ortaya çıkarmayı amaçlamıştır. Felsefeden devam edecek olursak, Descartes, bir problemin tamamen anlaşılması için tüm gereksiz kavramlardan arındırılmasının, en basit parçalarına veya temel bileşenlerine indirgenmesinin gerekliliğini belirtmektedir.

Türk Dil Kurumunda ‘analiz’ kelimesinin anlamına baktığımızda ise, yine tek bir sözcük ile tanımlanıyor ‘çözümleme’. Peki, çözümleme yapabilmek için ne yapmalıyız? Bir konu hakkında karar verebilmek, bir yorumda, çıkarımda bulunabilmek için verileri doğru, detaylarına dikkat ederek değerlendirmemiz gerekmektedir. Bunu yapabilmek için sadece bilişsel zeka yeterli midir? Matematik işlemlerinde çok başarılı olan bir öğrenci, problem çözmekte zorlanabilir mi? İlk öğretimde, Türkçe öğretmenlerinin  ısrarla söyledikleri, okuduğunu anlamayan bir kişi gerçekten de başka derslerde de zorlanabilir mi? Bunu şöyle düşünelim, teoriği, kuramları çok iyi biliyorsunuz ancak size sorulan soru, bir metin halinde karşınıza gelir ve bu metni doğru anlayamazsanız hangi matematik işlemlerini yapmanız gerektiğine nasıl karar verebilirsiniz?  

Konuyla ilgili araştırmalarda, öğrencilerin aldıkları eğitimlerle, düşünme, analiz becerilerini yeterince geliştiremedikleri, bu nedenle çeşitli zorluklarla karşılaştıklarını göstermektedir. Araştırmalar,  bu sorunla ilköğretimden üniversiteye kadar hatta lisans üstü eğitimde de karşılaşıldığını göstermiştir. Nickerson 1988 yılında yayınladığı “On Improving Thinking Through Instruction”, araştırmasında 12-13 yıl okula gitmekle düşünme becerilerinin gelişmediği sonucuna ulaşmıştır. Benzer bir çalışma üniversite düzeyinde yapılmış (McMillan 1987; Pascarella 1989) ve araştırma sonucunda üniversiteye gitmenin eleştirel düşünmeye yardım ettiği ancak düşünme becerilerini geliştirmekte yetersiz kaldığı çıkarımında bulunulmuştur.

unsplash-image-2JIvboGLeho.jpg

O zaman aldığımız eğitimler bu becerimizi geliştirmemiz için yeterli olmayabilir.

Bir konuyu, olayı analiz edebilmek için, öncelikle okuduğumuzu anlama becerilerimizi geliştirmeliyiz. Okuduğumuz bilgilerin bizim işimize, alacağımız kararlara etki edeceği detaylarını ayırt edebilmeli, detayların etkilerini görebilmeliyiz. Belki hepimize en kolay gelen, ilk okumaya başladığımızda geliştirdiğimiz ya da geliştirmeye çalıştığımız okuma becerimiz burada çok büyük önem kazanmaktadır.

Okuduğumuz metinleri gerçekten anlayarak mı okuyoruz? Bize verilen mesajları, diğer bilgilerin içinden ayırt edebiliyor muyuz? Dikkatimizi okuduğumuz metinlere ne kadar verebiliyoruz? Sadece ilgi alanımızda olan konuları mı okuyoruz, ilgi alanımız dışındaki konuları okumamız gerektiğinde yeterli dikkati sağlayabiliyor muyuz? Bu soruların cevapları analiz becerimizin de aslında temelini oluşturmaktadır.

unsplash-image-sWlDOWk0Jp8.jpg

Gelelim ikinci adıma bilgileri detaylı değerlendirdik, doğru anladık ve bu bilgiler doğrultusunda doğru çıkarımlarda bulunduk, peki bu yeterli mi? Maalesef hayır. Özellikle bir sorunu çözmemiz, bir olay hakkında karar vermemiz gereken durumlarda sorunların, olayların görünen nedenleri olduğu kadar görünmeyen nedenleri de olabilir. Biz elimizdeki verileri inceleyerek sadece görünen nedenler hakkında bilgi sahibi olabiliriz, bunlara yönelik çıkarımlarda bulunur ve sorunların çözümü için öneriler sunarız.

Bu yaklaşımımız belki o anı kurtarır, yangına anlık çözüm oluşturur ancak yangının tekrarlamasını önlemez. Yapılması gereken olayların, sorunların oluşmasına neden olabilecek farklı durumları da araştırmak, yeni bilgiler toplamak, sorunların kök nedenlerini belirlemektir. Böylece sunacağımız önerilerin kalıcı çözümler olmasını sağlayabilir, sorduğumuz sorular ve yaptığımız araştırmalarla olayları farklı açılardan ele alabiliriz.

Bilgileri detaylı değerlendirdik, doğru çıkarımlar yaptık, yeni bilgilere ulaşmak için araştırmalar yaptık, şimdi bunları birleştirme adımına geldik, yani bilgiler arasındaki ilişkileri kurma, bütünsel değerlendirme. Bilgileri tek tek ele aldığımızda aslında resmin sadece bir parçasını görmüş oluruz, bunu bir yap boz oyunu gibi düşünürsek, bütünü göremezsek yap boz oyununda tüm resmi görmemiz mümkün olamaz, belki küçük şekilleri görerek belli çıkarımlarda bulunuruz ancak tümü görmediğimiz için bu çıkarımlarımız doğru olmayabilir, varsayımlara yönelebiliriz ki bu bizi doğru analizlerden uzaklaştırır. Bütünü görebilmek bilgiler arası ilişkileri kurabilmek için yeniden sorgulayıcı bakış açımıza ihtiyaç duyacağız. Bu bilgileri edindim ancak bütünde bunların anlamı ne? Bu sorunu çözerken kimler, neler etkilenebilir? Bu kararı aldığında etkilenecek kişiler kimlerdir?

unsplash-image-YGBYROFge3c.jpg

Analizimizi tamamladıktan sonra sıra çözüme gelir.

Eğer yukarıdaki hususlara dikkat ederek bu aşamaya gelirsek, sorunların nedenlerini anlamış, bu sorunların etkileri hakkında bilgi edinmiş olarak çözüm üretebiliriz. Burada da belki bizi en çok zorlayan şey, sunduğumuz çözüm önerilerinin etkilerini dikkate almamak olabilir. Bazen kendimiz için çok önemli bir konuyu çözüme kavuşturduğumuzda bulduğumuz çözümün etkilerini düşünmediğimizden bunun olumsuz yansımaları ile karşı karşıya kalabiliriz. Bir sorun için aklımıza gelen çözüm önerilerini ele alırken, bu çözümle ne elde edeceğimizi, bunun neleri etkileyebileceğini, bu çözümün uygulanması aşamasında karşılaşılabilecek zorluklar, çözüm uygulandığında sorun tamamen ortadan kalkacak mı, sorularına cevap verebiliyor olmalıyız. Sunduğumuz çözüm önerilerini objektif bir şekilde değerlendirmeli, aslında başa dönüp sunduğumuz çözüm önerilerini de analiz etmeliyiz. Birden fazla çözüm önerisi geliştirmek ise, karşılaşabileceğimiz farklı durumlara hazırlıklı olmamızı sağlayacaktır.

Yazımızın ikinci paragrafında Analiz ve Problem Çözme yetkinliğinin diğer yetkinliklerden farklı olduğunu, yetkinlikleri peşi sıra sürüklediğinden bahsetmiştik; şimdi bu konuya dönelim ve yetkinliğin etkileri üzerinde duralım.

unsplash-image-V5vqWC9gyEU.jpg

İletişim becerilerimiz çok güçlü olabilir, kendimizi çok açık ifade edebiliriz bu bizim güçlü yönümüzdür, iletişim becerimiz sayesinde kişileri ikna edebileceğimizi sanırız ancak burada yanılırız, çünkü karşımızdaki kişiyi ikna edeceğimiz bilgilere sahip olamaz, bilginin detaylarına hakim olamazsak karşımızdaki kişinin itirazlarına cevap veremez ve onu ikna edemeyiz.

unsplash-image-Y5bvRlcCx8k.jpg

İşbirliği ve uyuma çok önem veriyor olabiliriz, ancak işbirliği içinde olduğumuzu kişilerin beklentilerini araştırıp, sorgulayıp, onlara uygun çözümler üretemezsek iyi niyetimize rağmen işbirliğinin devamlılığını sağlayamayız.

Kendimizi sonuç odaklı olarak tanımalarız, bizden beklenen tüm işleri sahiplenip, hedeflerimize ulaşmakla övünürüz, ancak ulaştığımız hedefler beklentilerle örtüşüyor mu? Beklentileri doğru anladık mı? Beklentileri yerine getirirken tüm detayları görerek mi hareket ettik?

 

Yenilikçi bir bakış açımız olduğunu, sürekli yaratıcı öneriler sunduğumuzu aktarırız, bu önerilerimiz uygulandığında neye kime etki edeceğini değerlendirmezsek öneriler gerçekleşemeden yok olur gider.

Bu örnekler, becerilerle birlikte uzayıp gider, analiz ve problem çözme yetkinliğinin önemi değişen dünya şartları, değişen beklentiler, yeni iş alanları ile değişmez. Bu yetkinlikler ilgili gelişmemiz gerektiğinin farkındaysak o zaman harekete geçmek için vakit kaybetmeden harekete geçelim.

Previous
Previous

TAKIM OLARAK BAŞARILI OLMANIN ANAHTARI: İŞ BİRLİĞİ

Next
Next

Çatışa Çatışa Kazanacağız!