YETKİNLİKLERİN TEMEL TAŞI: ANALİZ VE PROBLEM ÇÖZME
Hem okul hayatımızda hem iş hem de özel hayatımızda belki en çok kullandığımız ancak öneminin farkında olmadığımız yetkinlik Analiz ve Problem Çözme yetkinliğidir. İş hayatının gerekliliklerine, kurumların beklentilerine baktığımızda bu yetkinliğin adı değişmekle birlikte içeriği genel olarak benzer davranışlardan oluşmaktadır.
Kişilerin becerilerini değerlendirirken yetkinlik kavramı ele alındığında, aslında her yetkinlik tektir ve tüm yetkinlikleri ayrı ayrı ele almamız, değerlendirmemiz, gelişim ihtiyaçları varsa hepsine özel gelişim programları oluşturmamız gereklidir. Seçtiğimiz mesleğin gerekliliklerine göre sahip olmamız gereken yetkinlikler değişebilir. Bazı mesleklerde belli becerilerimizi ön plana çıkarmamız gerekirken, diğerlerin de bu becerileri çok kullanmamız gerekmeyebilir ancak bir yetkinlik vardır ki tek başına diğer yetkinlikleri yanına alır sürükler: Analiz ve Problem Çözme yetkinliği.
Tümdengelim yöntemiyle mantıksal çıkarımlar yapmanın özelliklerini inceleyen Aristo, bir dizi önermeden tutarlı bir tez oluşturmanın temel kurallarını ortaya çıkarmayı amaçlamıştır. Felsefeden devam edecek olursak, Descartes, bir problemin tamamen anlaşılması için tüm gereksiz kavramlardan arındırılmasının, en basit parçalarına veya temel bileşenlerine indirgenmesinin gerekliliğini belirtmektedir.
Türk Dil Kurumunda ‘analiz’ kelimesinin anlamına baktığımızda ise, yine tek bir sözcük ile tanımlanıyor ‘çözümleme’. Peki, çözümleme yapabilmek için ne yapmalıyız? Bir konu hakkında karar verebilmek, bir yorumda, çıkarımda bulunabilmek için verileri doğru, detaylarına dikkat ederek değerlendirmemiz gerekmektedir. Bunu yapabilmek için sadece bilişsel zeka yeterli midir? Matematik işlemlerinde çok başarılı olan bir öğrenci, problem çözmekte zorlanabilir mi? İlk öğretimde, Türkçe öğretmenlerinin ısrarla söyledikleri, okuduğunu anlamayan bir kişi gerçekten de başka derslerde de zorlanabilir mi? Bunu şöyle düşünelim, teoriği, kuramları çok iyi biliyorsunuz ancak size sorulan soru, bir metin halinde karşınıza gelir ve bu metni doğru anlayamazsanız hangi matematik işlemlerini yapmanız gerektiğine nasıl karar verebilirsiniz?
Konuyla ilgili araştırmalarda, öğrencilerin aldıkları eğitimlerle, düşünme, analiz becerilerini yeterince geliştiremedikleri, bu nedenle çeşitli zorluklarla karşılaştıklarını göstermektedir. Araştırmalar, bu sorunla ilköğretimden üniversiteye kadar hatta lisans üstü eğitimde de karşılaşıldığını göstermiştir. Nickerson 1988 yılında yayınladığı “On Improving Thinking Through Instruction”, araştırmasında 12-13 yıl okula gitmekle düşünme becerilerinin gelişmediği sonucuna ulaşmıştır. Benzer bir çalışma üniversite düzeyinde yapılmış (McMillan 1987; Pascarella 1989) ve araştırma sonucunda üniversiteye gitmenin eleştirel düşünmeye yardım ettiği ancak düşünme becerilerini geliştirmekte yetersiz kaldığı çıkarımında bulunulmuştur.
Okuduğumuz metinleri gerçekten anlayarak mı okuyoruz? Bize verilen mesajları, diğer bilgilerin içinden ayırt edebiliyor muyuz? Dikkatimizi okuduğumuz metinlere ne kadar verebiliyoruz? Sadece ilgi alanımızda olan konuları mı okuyoruz, ilgi alanımız dışındaki konuları okumamız gerektiğinde yeterli dikkati sağlayabiliyor muyuz? Bu soruların cevapları analiz becerimizin de aslında temelini oluşturmaktadır.
Bu yaklaşımımız belki o anı kurtarır, yangına anlık çözüm oluşturur ancak yangının tekrarlamasını önlemez. Yapılması gereken olayların, sorunların oluşmasına neden olabilecek farklı durumları da araştırmak, yeni bilgiler toplamak, sorunların kök nedenlerini belirlemektir. Böylece sunacağımız önerilerin kalıcı çözümler olmasını sağlayabilir, sorduğumuz sorular ve yaptığımız araştırmalarla olayları farklı açılardan ele alabiliriz.
Bilgileri detaylı değerlendirdik, doğru çıkarımlar yaptık, yeni bilgilere ulaşmak için araştırmalar yaptık, şimdi bunları birleştirme adımına geldik, yani bilgiler arasındaki ilişkileri kurma, bütünsel değerlendirme. Bilgileri tek tek ele aldığımızda aslında resmin sadece bir parçasını görmüş oluruz, bunu bir yap boz oyunu gibi düşünürsek, bütünü göremezsek yap boz oyununda tüm resmi görmemiz mümkün olamaz, belki küçük şekilleri görerek belli çıkarımlarda bulunuruz ancak tümü görmediğimiz için bu çıkarımlarımız doğru olmayabilir, varsayımlara yönelebiliriz ki bu bizi doğru analizlerden uzaklaştırır. Bütünü görebilmek bilgiler arası ilişkileri kurabilmek için yeniden sorgulayıcı bakış açımıza ihtiyaç duyacağız. Bu bilgileri edindim ancak bütünde bunların anlamı ne? Bu sorunu çözerken kimler, neler etkilenebilir? Bu kararı aldığında etkilenecek kişiler kimlerdir?
Yazımızın ikinci paragrafında Analiz ve Problem Çözme yetkinliğinin diğer yetkinliklerden farklı olduğunu, yetkinlikleri peşi sıra sürüklediğinden bahsetmiştik; şimdi bu konuya dönelim ve yetkinliğin etkileri üzerinde duralım.
Bu örnekler, becerilerle birlikte uzayıp gider, analiz ve problem çözme yetkinliğinin önemi değişen dünya şartları, değişen beklentiler, yeni iş alanları ile değişmez. Bu yetkinlikler ilgili gelişmemiz gerektiğinin farkındaysak o zaman harekete geçmek için vakit kaybetmeden harekete geçelim.